Yaşamın her döneminde baş ağrısından yakınmayan insan yoktur. Ancak baş ağrılarını da iki şekilde değerlendirmek gereklidir. Birincisi çeşitli hastalıkların bir bulgusu olarak baş ağrısı, ikincisi ise başlı başına bir hastalık olarak baş ağrısı. Birinci gruptaki baş ağrıları genellikle gözlerden, kulak, burun boğaz hastalıklarından, dişlerden kaynaklanan baş ağrılarıdır. Bu gruptaki baş ağrıları altta yatan patolojik neden kolay saptandığı için daha kolay kontrol altına alınırlar.

Asıl sorun oluşturan ikinci gruptaki baş ağrılarıdır. Bu gruptaki baş ağrıları çeşitli kliniklere başvuran ağrılı hastaların yüzde 30’unu oluşturan migren benzeri ağrılardır. Baş ağrılı hastayı değerlendirirken ayrıntılı bir sorgulama gereklidir. Bu sorgulama sırasında

1- Kafa içinde ağrıya neden olan yapılar nelerdir?

2- Bu yapılardan kaynaklanan ağrılar nerelerde hissedilir?

3- Hangi sensoryal yollar ve üst merkezlere iletir.

4- Ağrı mekanizması nedir?

5- Tedavide düşünülmesi gereken önlemler nelerdir?

Bu gibi soruların ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gerekir. Tüm baş ağrılarında ortak olarak değerlendirilmesi gereken noktalar şunlardır.

Ağrının başladığı saat, en çok algılandığı nokta ve bölgeler, süresi, baş ağrısı nöbetlerinin yanısıra ortaya çıkan bulantı, kusma, görme bozukluğu, nörolojik bozukluklar,davranış değişiklikleri gibi bulgular, hastanın soy geçmişi, ruhsal durumu baş ağrısında ipuçları verebilir.

Baş ağrısı kafa içerisinde yer kaplayan tümör, beyin kanaması gibi organik bir hastalığın belirtilerinden birisi olabilir. Bu nedenle baş ağrısı tanısında çok dikkatli olmak gerekmektedir.

 1.Baş Ağrısının Mekanizması

Baş ağrısı oldukça karmaşık bir olgudur. Etkenine göre birçok mekanizma baş ağrısından sorumlu tutulmakta hem merkezi hem periferik sistemler baş ağrısının ortaya çıkmasında rol oynamaktadır. Burada ağrıya duyarlı yapılar üzerine doğrudan bası bu yapıların çekilmesi veya gerilmesi bu yapıların kanlanmasını sağlayan damarlarda genişleme, kas kasılması ve enflamasyon (yangı) nedenler arasında sayılabilir. Ayrıca endokrin sistem tarafından salgılanan hormonlar ve sinir sisteminin salgıladığı nörotransmiterler baş ağrısında rol oynamaktadır.

2-Sınıflandırma

Baş ağrılarını çok çeşitli şekillerde sınıflandırmak mümkündür. Genellikle kullanılan bir sınıflama şu şekild eyapılabilir.

1) Migren tipi damarsal baş ağrıları,

2) Kas kasılması baş ağrısı,

3) Kombine yani vasküler ve kas kasılması baş ağrısının birlikte bulunuşu,

4) Burundan kaynaklanan reaksiyona bağlı baş ağrısı,

5) Migren dışı damarsal baş ağrısı,

6)Kafa içinde inflamasyona bağlı baş ağrısı,

8) Gözden, kulaktan, burun ve sinüslerden kaynaklanan baş ağrıları,

9) Dişlerden kaynaklanan baş ağrıları,

10) Boyundaki yapılardan kaynaklanan baş ağrıları.

Migren tipi damarsal baş ağrıları da kendi arasında çeşitli şekillere ayrılırlar.

1) Klasik migren,

2) Adi migren

3) Küme baş ağrısı,

4) Heniplejik ve oftalmoplejik migren.

Ancak kamuoyunda çok sık düşünülen bir yanılgı her türlü yarım baş ağrısının migren olarak kabul edilmesidir. Migrenin tedavisi zor bir hastalık olması hastaları umutsuzluğa sevkeden diğer bir yanılgıdır. Çoğu hasta migreni tedavisi imkansız bir hastalık olarak nitelendirir.Hastadaki bu umutsuzluk migrendeki olumsuz psikolojik etkenlerin artmasına yol açar. Halbuki özellikle son yıllarda ağrı konusundaki umut verici gelişmeler, migren mekanizmasının eskiye göre daha fazla açıklığa kavuşması umut vericidir.

Klasik migrende nöbet başlamadan önce göz önünde parlak,kırık çizgilerin görülmesi gibi bulgular, konuşma zorluğu, şuur bulanıklığı, ışık, koku ve gürültüye duyarlılık gibi prodromal semptomlardan sonra genellikle tek taraflı ağrı başlar. 30-60 dakika içerisinde doruğa ulaşan ağrı zonklayıcı bir özelliğe sahiptir ve bulantı ve kusma ile birliktedir.

Küme baş ağrısı ise miğrene göre daha lokalizedir. Genellikle göz çevresinde sınırlı kalıp tek taraflıdır ve yayılmaz. Çok şiddetli inatçı ve zonklayıcıdır. Nöbetler 10 ila 90 dakika sürer.

Migren, hastanın tüm yaşamını kapsayabilir Bir çok hasta başlangıçta gelişigüzel ilaçlarla işi geçiştirmeye çalışırlar. Böylelikle migrenin iyice yerleşmesini sağlarlar. Bu dönemde gelişigüzel alınan ilaçlara karşı gelişen tolerans, yani ilacın eskisi kadar etkisini göstermemesi olgusu ağrının kontrol altına alınamamasına yol açar. Hasta hekime genellikle bundan sonra başvurur. Migren tedavisinde de her hastalıkta olduğu gibi koruyucu tedavi çok önemlidir.

İlk önlem olarak hastanın migren krizinin geleceğini hisseder hissetmez hemen sessiz, sakin bir ortama giderek dinlenmesidir. Bir çok hasta bu şekilde rahatlayabilir. Hastanın balon şişirmesi, nefesini tutması gibi basit önlemlerle de bazı durumlarda migren krizi hafifleyebilir. Migren tedavisinde özellikle ağrılı dönemlerde ergotamin etkilidir. Ayrıca bulantıya karşı antiemetikler, antienflamatuar ilaçlar, streoidler ve kodein kullanılabilir.

Kas kasılması baş ağrısı en çok görülen baş ağrısı tiplerindendir. Yüz, baş ve boyun kaslarının sürekli kasılmasına bağlıdır. Genellikle ailesel sorunlar anksiyete ve stresler bu ağrıda sorumlu tutulmaktadır.

Kas kasılması baş ağrısı çağımızın baş ağrısı olarak nitelendirilebilir. Daha çok aşırı iş yüklenenlerde, aşırı sorumluluk altında çalışanlarda görülmektedir.Kas kasılması baş ağrısı çoğu kez migren olarak nitelendirilir. Bu son derece yanlıştır.

Migren sayısı diğer baş ağrıları arasında sanıldığı kadar çok değildir. Baş ağrıları içerisinde kas kasılması baş ağrısı toplumumuzda yüzde 50’nin üzerinden görülürken migren oranı yüzde 5 seviyesindedir.

Kas kasılması baş ağrısının tedavisinde son yıllarda önemli adımlar atılmıştır. Kas gevşetici ilaçların yanı sıra depresyona karşı ilaçlar, son derece etkili olmaktadır. İlaçların yanı sıra çeşitli ilaç dışı yöntemler de baş ağrılarının kontrolunda sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır.

Bu yöntemlerin başında gevşeme eğitimi ve biofeedback gibi psikolojik girişimler gelmektedir. Hastalara nasıl gevşeyecekleri öğretilmekte ve bunun için biofeedback adı verilen elektronik cihazlardan yararlanılmaktadır. Biofeedback görsel ve duysal olarak gevşemeyi gösteren bir yöntemdir. Özellikle kas kasılması baş ağrılarında son derece etkilidir.

3-Psikolojik sorunlara bağlı temaruz baş ağrısı

Psikolojik yönden sorunu olan bir çok hasta bu bozukluğu baş ağrısı gibi uzun süreli ağrılara bağlı olarak ortaya çıkan psikoljik bozukluklar ile çeşitli psikiatrik hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan baş ağrılarının birbirinden ayrı tutulması gerekir. Hastalara sürekli olarak belirli olarak bir bölgede ağrı şikayeti vardır. Gündüz süren bu ağrı genellikle gece kendiliğinden kesilir. Hasta hangi hekime başvurursa başvursun, hangi ilacı kullanırsa kullansın, kısa bir süre rahat eder. Daha sonra ağrılar yeniden başgösterir. Bu tip hastalar hekimden hekime koşarlar. İlaç alışkanlıkları ve ilaç bağımlılıklarına özellikle bu grupta grupta çok sık rastlanır.

Bazı kültür düzeyi yüksek hastalar okudukları tıp kitaplarındaki baş ağrıları belirtilerini ezberleyerek hekimi yanıltmaya çalışırlar. Deneyimli hekimlerin bu tip bir hastayı ayırt etmesi yine de kolaydır. Çünkü hastanın o ağrı konusundaki bilgisi ancak bir kaç sayfa bilgi ile sınırlıdır.

Bu tip hastalarda ağrı kesiciler genellikle yarar sağlamaz. Hastanın psikiatrik tanısının konması ve o yönde tedavisi gereklidir.

Migren dışı vasküler ağrılar çok çeşitli nedenlerle olabilir. Hipertansiyon, alkol, bazı vazodilatatör ilaçlar, kronik solunum yetmezliği, temporal arterit, efor, diyet, bazı yiyecekler, örneğin sosis, kahve, bazı içecekler,şiddetli baş ağrısına neden olabilir. Yüksek dağlara çıkanlarda yine şiddetli baş ağrıları görülebilir. Bazı insanlarda da dondurma yedikten sonra şiddetli baş ağrısı görülebilir.

4-Tansiyon Yükselmesine Bağlı Baş Ağrıları

Kan damarlarda belirli bir basınçla akar. Bu basınç kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte belirli sınırlar içerisindedir. Damar içindeki kan basıncının belirli bir düzeyin üzerine çıkması hipertansiyon olarak değerlendirilir. Hipertansiyon vücuttaki tüm damar sisteminde, bu arada kapalı bir kutu olan beyin içinde de basıncın yükselmesine de neden olur.

Kafa içindeki kan basıncının artması baş ağrısı olarak ortaya çıkar. Zaman zaman çok şiddetlenebilen, zonklama tarzında şiddetli baş ağrıları görülür. Özellikle hipertansiyon tanısı daha önce konulmuş ve bu konuda tedavi gören hastaların ani olarak başlayan şiddetli aş ağrıları karşısında da uyanık olmaları ve hekime başvurmaları gerekir. Hiç bir neden bağlı olmaksızın ortaya çıkan şiddetli baş ağrıları uyarıcı olmalıdır.

Tansiyona bağlı baş ağrılarında zaman geçirmeden tansiyonun düşürülmesi için gerekli önlemlerin alınması şarttır. Bu önlemler alınmadığı takdirde basınç kan damarlarının duvarını parçalar ve beyin kanaması meydana gelebilir.

5-Beyin Kanaması

Beyin kanaması tansiyon yükselmesine bağlı olabildiği gibi bir darbe, trafik kazası ile ortaya çıkabilir. Baş ağrısının yanısıra bulantı ve kusma baş gösterir. Daha sonra hastada baş dönmesi, bilinç bulanıklığı ve kaybı gelişir. Trafik kazaları sonrası ortaya çıkan önemli bir durum da ‘Konuş ve öl’ adı verilen durumdur. Beyin kanamasının yavaş olduğu durumlarda olur.Kazanın hemen sonrasında hastada herhangi bir belirti saptanmayabilir. Bu dönemde beyin kanaması devam eder. Ancak belirti verecek seviyeye gelmemiştir.Zaman geçtikçe kanama kafa içerisinde birikerek yaşamsal yapılara baskı yapmaya başlar. Bu zaman zarfında hastaneye başvurmak için çoğu kez geç kalınır. Bu nedenle trafik kazaları sonrasında, özellikle başa darbe gelmiş hastaların herhangi bir bulgu olmasa bile hastaneye başvurmaları ve en az 24 saat süre ile gözlenmeleri doğru olacaktır. Aynı durum yüksekten düşen insanlar içinde gereklidir. Traksiyon baş ağrısı kafa içindeki çeşitli yapıların çeşitli nedenlere bağlı olarak çekilmesi ile oluşur. Bu damarlar veya beyni tutan primer ya da metastatik tümörler nedeniyle olabilir. Beyin kanamaları gene traksiyon baş ağrısı nedenidir.

Baş ağrısından yakınan hastaların çoğu hemen beyin tümöründen kuşkulanırlar. Dahası hekime başvurmalarının temel nedeni budur. Bu kuşkuyu yenmek için çok gelişmiş tetkit araçlarından yararlanmak isterler. Baş ağrılı hasta sayısının ne denli yüksek olduğu gözönüne alınırsa, bu durum toplumsal bir sorun haline gelir. Bilgisayarlı tomografi gibi ileri tetkit yöntemleri çoğu kez gereksiz yere sırf hasta istediği için kullanılır hale gelmiştir.

Beyi tümörlerine bağlı baş ağrıları diğer baş ağrılarına göre daha seyrek görülür. Beyin tümörlerinde baş ağrısı genellikle tek başına seyretmez. Baş ağrısının yanısıra tümörün bulunduğu bölgedeki sinirlere göre başka bulgular da ortaya çıkar. Vücudun belirli bir bölgesinde karıncalanma, uyuşukluk ya da baş dönmesi ortaya çıkabilir. Ayrıca kitle büyüdükçe bulantı ve kusma tabloya eklenir. Beyin tümörlerinde baş ağrısının en önemli özelliklerinden birisi ağrının gittikçe artması ve ağrı kesicilere cevap vermemesidir.

Son olarak toplum içinde bilinen bir yöntem sol elimizin baş ve işaret parmağı arasına 3-5 dakika masaj yaparak ağrınızı dindirebilirsiniz.