1970’li yıllarda Türkiye’de bulunan daha sonra bilimsel araştırma için ülkemizin olanaklarının yetersizliği yüzünden ABD’ye giden, ”Türkiye’deki herkes benim kardeşimdir, kendimizle değil bilimle uğraşalım politikayı bırakalım.” diyen,  milliyetçi bir ailenin 7. çocuğu olan, zamanında lise futbol takımının kalecisi olup milli takım denemelerine çağrılıp seçilemeyen, çiftçi babasının ve bütün köyün büyük şeyler yapabileceğine inandığı, bir dönem kendi memleketi Mardin’de zorunlu görevde bulunduğunda insanlara verdiği reçeteleri insanların muska diye sakladığı, Bilim dalında ilk Nobel ödüllü alçak gönüllü Türk kardeşimiz Aziz Sancar:

azizsancarİsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, İsveç Akademisi, Karolinska Enstitüsü ve Norveç Nobel Komitesi tarafından verilen Nobel ödülleri açıklandı. Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülen üç kişi arasında Türk bilim adamı Prof. Aziz Sancar da yer aldı.

2015 Nobel Kimya Ödülü’nü “DNA onarımı” hakkındaki bilimsel çalışmasıyla Prof. Dr. Sancar kazandı.

Sancar ödülünü aynı dalda Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile paylaştı.

Prof. Dr. Aziz Sancar, Lindahl ve Modrich; hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde kazandı. Ödülün sahiplerinin açıklanmasının ardından Twitter’da Nobel Ödülü hesabından tweet atıldı.
İşte atılan o tweet:

azizsancarnobel
Geçen yıl kimya dalındaki ödülü Almanya’dan Stefan Hell ve Amerika’dan Eric Betzig ve William Moerner mikroskop alanındaki çalışmalarıyla kazanmıştı.

AZİZ SANCAR ÇARPICI BİLGİLER VERMİŞTİ

Prof. Aziz Sancar 2014 yılında AA’ya konuşmuştu. Kanser tedavisindeki ‘sirkadiyen saat’ (Ritmik saat) buluşunu anlatmıştı.
Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser konusunda önemli çalışmalar yapıldığını belirtirken, kanser mekanizmasının  10 yıl içinde çözüleceğine inandığını söylemişti. Ancak kanserin nasıl olduğunu çözümlemenin onu tedavi etmek anlamına gelmediğine işaret eden Sancar, tedavi konusunda bir şey söylemek için erken olduğunu belirtmişti.
Kanserle ilgili olarak ”DNA onarımı’‘ konusunda çalışma yaptığını bildiren Sancar, şunları kaydetmişti;
”Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu DNA’yı tahrip ediyor ve vücutta bulunan DNA onarım mekanizmaları,  o kanser hücrelerinin yaşamasını sağlıyor. Biz bu mekanizmayı anlamak, aydınlatmak için bir çalışma başlattık. Bu mekanizmayı anlayınca onu “inhibe” edip, kanser hücrelerinin normal hücrelerden daha önce öldürülmesini sağlamaya çalışacağız. DNA onarımı mekanizmasını aydınlatmak, kanser tedavisi noktasında çok önemli. Gayemiz bu mekanizmayı açıklamak.”
DNA ONAMIRININ MİNİMUM OLDUĞU ZAMAN TESPİT EDİLECEK
Sirkadiyen saat (günlük ritm) konusunda önemli bir buluş yaptıklarını bildiren Sancar, sirkadiyen saatin DNA onarımını kontrol ettiğini ifade etti. Sancar, DNA onarımının  günün belli saatlerinde arttığını, belli saatlerde de  minimum seviyeye indiğini söyledi.
Amaçlarının vücuttaki DNA onarımının minimum olduğu zamanı tespit edip, kanser hücrelerine ilaç verip, bu hücrelerin ölmesini sağlamak olduğunu belirten Sancar, ”HedefimizDNA onarımının ne zaman minimum ne zaman maksimum olduğunu belirleyerek, DNA onarımı potansiyelinin en az olduğu zaman ilaç tedavisi uygulayarak, hem ilacın etkisini çoğaltmak, hem de yan etkileri azaltmak” şeklinde konuştu.

Bu kapsamda çalışmayı öncelikle kalın bağırsak kanseri üzerinden başlatacaklarını anlatan Sancar, ”Kalın bağırsağın biyolojisi ve DNA onarımı saatleri konusunda daha çok bilgi sahibi olmamız nedeniyle bu kanser çeşidinden çalışmalarımızı başlatacağız. Araştırma çalışmalarına 2-3 ay içinde başlıyoruz” dedi.

nobelazizsancar

DERİ KANSERİNİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLECEK
Sirkadiyen saat konusundaki çalışmalarının deri kanserini önleme noktasında da  faydalı olacağına dikkati çeken Sancar, bu şekilde hangi saatlerde güneşlenildiğinde kanser riskinin arttığının, hangi zamanlarda azaldığının tespit edilebileceğini ifade etti.Fareler üzerinde yaptıkları bilimsel çalışmalarda, UV ışınlarına maruz kalan farelerde kanser riskinin akşam saatlerinde daha az olduğunu tespit ettiklerini belirten Sancar, şöyle devam etti:
“Fareler üzerinde yaptığımız araştırmalarda sabah saatlerindeki UV maruziyeti sonucu kanser riskinin akşamüstü saat 4’teki tespit ettiğimiz oranlara göre 5 misli daha yüksek olduğunu gördük. Yani farelerde deri kanseri riskinin akşam saatlerinde daha az olduğunu belirledik. Farelerde ortaya çıkan sonuçlar insanlarda tam tersidir. Buna dayanarak, insanlar için sabah saatlerinin deri kanseri riski açısından daha düşük olacağını söyleyebiliriz. Yani sabah saatlerinde güneşlenmek, öğlen ve akşamüstüne göre daha az risk taşıyor. Ancak bunu kesin olarak söylemek için  öncelikle insanlar üzerinde deney yapmamız lazım”
Bu konuda çalışmalara başladıklarını ve Amerikan Sağlık Bakanlığından izin aldıklarını anlatan Sancar, ilk etapta gönüllüler topladıklarını ve gönüllülerin derilerindeki DNA onarımlarını gün boyu nasıl olduğunu ölçmek için çalışma yapacaklarını söyledi.
Sancar, “Yani DNA onarımı konusunda kalın bağırsakta yapacağımız çalışma kanserin tedavisini, cilt üzerinde yapacağız çalışma da kanseri önlemeyi amaçlıyor” ifadelerine yer verdi.

Bu ödülü Türk Milletine adadığını söyledi ve gençlerimizin ilham alması, ”Bir Türk yaptı biz neden yapamayalım.” demesi gerekteğini dile getirdi

Aziz Sancar’ın bu başarısı tesadüf değildi. Hatta bazı ileri görüşlü insanlarımız Aziz Sancar’ın nobel ödülü alabileceğini yıllar öncesinden söylemişti:
aziz sancar 2005 yorum

Onunla beraber çalışan öğrencileri de onun ne kadar düzgün bir karaktere sahip olduğunu biliyorlardı:aziz sancar 2007 yorum

Ancak çoğumuzda nobel ödülü aldıktan sonra tanıyabildik kendisini halâ tanımayanlarımız var, yıllar önceden araştırıp tanıyanlarımızda:
aziz sancar 2009 yorum

Dile kolay 35 senedir yaptığı bu araştırma ve çalışmaya katlanan eşi Gwen Sancarda bu tebrikleri hakediyor. Kendileri de öğretim üyesi olup aynı Aziz Sancar gibi moleküler kimya dalında çalışmıştır.

  azizsancarvekarısı

Peki Aziz Sancar Kimdir?
Aziz Sancar, Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik bölümü öğretim üyesi Türk -Amerikalı bilim insanı. Hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı. Ödüle ABD’li Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindahl ile birlikte layık görülen Sancar daha önce de kanser tedavisinde sirkadiyen saat kullanımıyla ödüller almıştı. Kanser oluşumunda ve tedavisinde önemli bir unsur olan DNA onarımı üzerinde yıllardır çalışan Sancar bu mekanizmayı 35 yılda çözdüklerini, ancak bunun hastalara ulaşmasının biraz zaman alacağını ifade etti.

Aziz Sancar, Nobel Ödülü alan ikinci, bilim alanında bu ödülü alan ilk Türk vatandaşıdır. Nobel ödülünü alan ilk Türk vatandaşı olan Orhan Pamuk, Sancar gibi İstanbul Üniversitesi mezunudur ve ödülünü edebiyat alanında almıştır.

Yaşamı
Mardin’in Savur ilçesinde, orta gelirli bir çiftçi ailesinin sekiz çocuğundan yedincisi olarak dünyaya geldi. Anne-babasının okuma yazma bilmediğini söyleyen Sancar “Ancak eğitimin önemini biliyorlardı ve çocuklarının tümünün eğitim alması için ellerinden geleni yaptılar” diyor. İlk eğitimini Mardin’de tamamladı. İyi bir öğrenci olmasının yanısıra lise futbol takımında kalecilik de yaptı ve Genç Milli Futbol takımı denemelerine çağrıldı.

1963’te girdiği İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1969’da bitirdikten sonra Savur’da iki yıl sağlık ocağında hekimlik yaptı. Daha sonra Dallas’a giderek Dallas Texas Üniversitesinde Moleküler Biyoloji dalında doktora yaptı. Yale Üniversitesi’nde DNA onarımı dalında doçentlik tezini tamamladı. Daha sonra DNA onarımı, hücre dizilimi, kanser tedavisi ve biyolojik saat üzerinde çalışmalarını sürdürdü. 415 bilimsel makale ve 33 kitap yayınladı.

Kendisi gibi biyokimya profesörü ve öğretim üyesi olan Gwen Boles Sancar ile evlidir.[10] Eşiyle birlikte ABD’de okuyan Türk öğrencilerine yardım etmek ve Türkiye-Amerikan ilişkilerini geliştirmek amacıyla Aziz&Gwen Sancar Vakfı’nı kurmuştur. Vakfın ABD’nin Kuzey Carolina eyaletinde “Carolina Türk Evi” isimli bir öğrenci misafirhanesi de bulunmaktadır.

Ödülleri ve başarıları
ABD Ulusal Bilim Vakfı (National Science Foundation) Genç Araştırmacı Ödülü (1984)
Amerikan Fotobiyoloji Derneği (American Society for Photobiology) Ödülü (1990)
ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü (National Institutes of Health) Ödülü (1995)
TÜBİTAK Ödülü (1997)
ABD Fen ve Sosyal Bilimler Akademisi (American Academy of Arts and Sciences) Ödülü (2004)
ABD Ulusal Bilimler Akademisi üyesi (2005)
TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) üyesi (2006)
Vehbi Koç Ödülü (2007)
7 Ekim 2015’te Nobel Kimya Ödülü