Olayın en başına dönersek Amerika kıtasını hepimizin bildiği gibi Kristof Kolomb keşfetmişti. İtalyan bir denizci olan Kolomb, 1492 yılında bu kıtanın üzerine ayak bastığında kendisini bir Hint adasında zannediyordu. Yine İtalyan bir denizci olan Amerigo Vespucci ise meslektaşının düştüğü hataya düşmedi ve Amerika kıtasını bulduğunu anlayarak İtalya’ya mektuplar yazdı. Zaten isminden de anlayacağınız üzere Amerika’nın adı Amerigo Vespucci‘den gelmekte.

Keşiften sonra kıtaya göç eden Fransızlar, İngilizler, İspanyollar ve Portekizliler hızlı bir şekilde koloniler kurmaya başladılar. İngilizlerin koloni kurduğu, günümüzde Boston, New York, Philadelphia ve Washington’un dahil olduğu 13 eyalet ABD’nin temelini oluşturmuştur. Ancak ilk gelen Avrupalıların karşısına çıkan Amerika, boş bir doğa parçası olmaktan çok uzaktı. Bugünkü tahminlere göre, o günlerde Batı Yarıküresi’nde de Batı Avrupa’daki kadar, yani 40 milyon insan yaşıyordu. İngilizlerin koloni kurduğu bölgede, yani günümüzde Amerika Birleşik Devletleri’nin bulunduğu bölgede, ilk kolonilerinin kurulmaya başladığı sıralarda 2-18 milyon Kızılderili yaşadığı düşünülmektedir. İngilizler buradaki kolonilerinden zamanla çok ağır vergiler almaya başladılar. Bu 13 koloni diğer kolonilerden farklı olarak Avrupa tipi bir toplumun yeni bir coğrafya üzerinde farklı bir örgütlenmesiydi. Yeni işlerde ve çalışma alanlarında yer alarak, zengin ve özgür yaşamak istiyorlardı. Yine bu kolonilerin halkı, İngiliz ve diğer Avrupa halkları gibi monarşik bi idareye yakın olmaktan daha çok, temelini eşitlik ve özgürlük kavramlarının oluşturduğu liberal düşüncelere sahiptiler. Bu ve bunun gibi durumlar günden güne tepkilerin artmasına neden oldu ve Amerikan Devrimi olarak adlandırılan Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın çıkmasına yol açtı. 19 Nisan 1775’te başlayan savaş devam ederken George Washington, Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan ve özgürlük isteklerini dile getiren Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ni 4 Temmuz 1776’da yayınladı. Daha sonra 4 Temmuz günü ABD bağımsızlık günü olarak kabul edilmiştir. 1783’deki Paris Antlaşması ile İngiltere, batıda Mississippi Irmağını da içine alan geniş sınırlarla, Amerika’nın bağımsızlığını tanıdı. Antlaşmanın imzalanmasından 3 ay sonra, son İngiliz askerlerinin 25 Kasım 1783’te New York’tan ayrılmasından sonra George Washington şehre girdi ve 1. Amerikan Başkanı olarak tarihte yerini aldı.