Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Merhabalar:)
Ben Çiğdem Aygün.
1987 Şanlıurfa doğumluyum.İki yaşından beri İstanbul’da yaşıyorum.11 yıldır tiyatro ile uğraşıyorum.
İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı çalgı eğitim bölümü lise devresini bitirdikten sonra, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tiyatro bölümüne başladım ve 2013 yılında mezun oldum.
Hem okurken, hemde mezuniyetimden sonra aktif olarak tiyatro yaptım ve hala yapıyorum.(İstanbul Devlet Tiyatrosu, Duru Tiyatro, Mekan artı(tiyatro artı), Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu ve Tiyatro Kare) Şuan da da Kumbaracı50 Altıdan Sonra Tiyatro ile birlikteyim.

Ustura Kemal, Roman Havası ve şimdi de Ateş Böceği’nde rol almaktayım.

Tiyatro ile tanışmanız nasıl oldu?

Ortaokul ve lisede hiç bir tiyatro grubunda yer almadım ve oynamadım.Hatta bana çok itici gelirdi.(Sadece ilkokulda dans grubumuz vardı,sürekli onunla ilgilenirdim:)
Ama içimden bir ses tiyatro yapmam gerektiğini söylüyordu,hiç deneyimlememiş olsam da.
İlk izlediğim çocuk oyunundan etkilenmiştim belkide (İsmi;Rüzgarla Yarışan Tay’dı).
Liseye girmeden önce kendi kendime röportaj yapardım:) o zaman bile mesleğimi hazırlamıştım”müzik okudum ve sonra tiyatro oyuncusu oldum”derdim kendi kendime:)

Lisede müzik okuduktan sonra bir tiyatro kursuna başlayarak hazırlanmaya başladım ve 2006 yılında okulu kazandım.

Aileniz oyuncu olmanıza karşı çıktı mı?

Hayır.Bu konuda benim hevesimi kıracak herhangi bir tepki ile karşılaşmadım.

İlk oyunculuk deneyiminizi nerede yaşadınız?

Sadri Alışık Kültür Merkezinde kurs alıyordum ve ilk oyunum ”sevgili doktor” du. Sevgili Metin Belgin yönetiyordu.
Çok fazla heyecanlandığımı hatırlıyorum. Seyirci karşısına ilk çıkacağım zaman bir anda nefes aldım ve  kendimi sahneye attım:)

Asla unutmayacağım bir andı,çok özel bir an.

Oyunculuk dışında yaptığınız yada yapmak istediğiniz bir iş var mı?

Müzikle ve fotoğrafla ilgileniyorum…

Eskiden de şimdi de,başka bir meslek yapmayı hiç düşünmedim.Bir alternatifim de olsun diye hiç hareket etmedim,hep aklımda olan buydu ve onu gerçekleştirmiş bulundum.

Günlük hayatınızda vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gitar çalışıyorum,şarkı söylüyorum,küçük bir yeğenim var onunla oynuyorum.
-Çocuk olmayı unutmamak lazım,en güzel şey bir çocukla oynayabilmek,samimi ve içten bir şekilde.

Ve bence bunu kaybettiğimiz zaman,gerçek oyunculuk güdümüzü de kaybetmişiz demektir… –

Daha doğrusu o gün bana neyi getirirse öyle davranıyorum,her an her şey olabilir,spontane ne gelişirse öyle oluyor:)

Çocukluk hayaliniz neydi?

İlk okulda bir kompozisyon yazmıştık.gelecekte ne olmak istiyorsunuz? diye,
bende ” televizyon dünyasının önünde yada arkasında olacağım ,o sektörde çalışacağım, kocaman kapısı olan üniversite binasına öyle gireceğim diye yazmıştım…

Hayal ettiğim şeyler hep aynı yere çıkmış sanırım:)

Hangi takımlısınız?

Bu konuyla pek fazla ilgilenmesem de, Galatasaraylıyım diyebilirim:)

Hobileriniz nelerdir?

Müzik,fotoğraf,dans ve sanırım oyun oynamak.

Oyun oynamadan yaşanmaz:)

Ateş böceği dizisi hakkında yorum yapabilir misiniz?

Orada varolmaktan mutluluk duyuyorum:)

Sizi ve diziyi sevenlere söylemek istediğiniz veya eklemek istedikleriniz?  

Herkes sevgiyle kalsın…:)

Bize zaman ayırdığın için çok teşekkürler Çiğdem:)