Merhaba, sosyal medyanın derinliklerinde farklı tarzıyla bizim dikkatimizi çeken bir grupla karşılaştık. Sizin de tanımanızı istiyoruz, “Perdenin Ardındakiler” sizlerle;

Öncelikle grubun doğuş hikayesini anlatabilir misiniz?

Doruk: Ben o sıralar “Yokuş Yukarı Düşenler” isimli ilk demo albümümü çıkarmıştım. Albümü yayınlayan “label”in sahibi de Direnç’miş ve aynı zamanda Elektronik Dans Müziği (EDM) yapıyormuş. Henüz tanışmıyorduk. Albüm çıktıktan sonra şarkılarımdan birini remix yapmak için izin istedi. Ben de o sıralar daha dijital bir sound yakalama peşindeydim. Ve dedim ki; “Remix’i boşver. Neden birlikte yeni bir şeyler yapmıyoruz ?” Böylece grubun temellerini atmış olduk. 

“Perdenin Ardındakiler” isminin çıkış kaynağı ne oldu? 

Doruk: O sıralar Direnç’le sık sık grubun ismi hakkında konuşuyorduk ve sonuca varmaktan epey uzaktık. Sonra bir gün yoldayken okuduğum dergilerin birinde
“Perdenin Ardındakiler” isimli bir başlığa rastladım. Bir şekilde cezbetmişti beni çünkü aklımdaki müzik imgesiyle çok fazla örtüşüyordu. Perdenin önüne çıkmak
uğruna yaptığı sanatı hiçe sayan onlarca insana karşılık biz, perdenin ardında durmalıydık. Buna inanıyordum. Bu fikri Direnç’le paylaştığımda onun da hoşuna gitti ve “Perdenin Ardındakiler” olarak bu yolda ilk adımlarımızı atmaya başladık.

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Doruk: Ben Doruk Ereşter. 19 Yaşındayım Muğla’da doğdum. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okuyorum. 9-10 yaşından beri müzikle uğraşıyorum.
Direnç: Adım Direnç. 18 yaşındayım. Adana doğumluyum. 14 yaşından beri müzik prodüksiyonuyla ilgileniyorum.
(Röportaj 2018’de yapılmıştır. -Pinç’teki yaş muhabbetinden sonra bunu belirtmek istedim 🙂 )

Müzik ile tanışmanız nasıl oldu?

Doruk: 2005 yılında eve bilgisayar ilk kez girmişti. Tabii çok küçüğüm bilgisayara dair hiçbir şey bilmiyorum. Bir gün bilgisayarı açık gördüm ve tesadüfen ablamın 
şarkı klasörüne girmiş bulundum. Tıkladığım ilk şarkının “Tokio Hotel – Monsoon” olduğu daha dün gibi aklımda.. Daha sonra müzik bir şekilde hep hayatımda oldu. 9-10 yaşlarında davul çalmaya başladım. Aynı zamanda çocuk korosunda şarkı söylüyordum. Davul çalmaya başladıktan kısa bir süre sonra da gitar öğrenmeye başladım. 11 yaşımda ilk şarkımı yazdım. Böyle böyle müziğe olan sevgim katlanarak bugünlere geldi diyebilirim.
 
Direnç: Müzikle 3-4 yaşındayken gittiğim anaokulundaki üçgen ve ksilofon aracılığıyla tanıştım. 8 yaşındayken gitar, 12 yaşındayken klavye çalmayı öğrendim. 14-15 yaşlarında da müziğin dijital mecralarda üretilebildiğini keşfettim. O günden beri de prodüksiyon üzerine çalışıyorum.

Aileniz şarkıcı olmanıza karşı çıktı mı?

Doruk: Ailem her zaman yanımda. Onlar olmasaydı her şey çok daha zor olurdu.
Direnç: Hayır. Maddi, manevi desteklerini hiç esirgemediler.

Çocukluk hayaliniz neydi?

Doruk: Filmlerdeki gibi bir Rockstar olmak istiyordum. Bir şarkı dinlerken o şarkıyı kendim söylediğimi hayal eder, çılgın kalabalıklara hayali konserler verirdim. 
Bu huyum hala hiç değişmedi 😀
Direnç: Çocukluk hayalim astronot olmaktı.

Günlük hayatınızda neler yaparsınız?

Doruk: Günümün büyük kısmı okulda geçiyor. Onun dışında DVD biriktirmeyi, sinemaya gitmeyi, sergi gezmeyi seviyorum. Evde olduğum zamanın çoğunu müzik dinleyerek ve şarkı yazarak geçiriyorum.
 
Direnç: Aslında zamanımın çoğu bilgisayar başında geçiyor. Genelde yeni aranjeler üzerinde çalışıp, bazı müzisyenlerin mix-mastering işlemlerini yapıyorum. İşim gereği her gün onlarca yeni şarkı dinlemem gerekiyor. Bunlar dışında dizi izlemeyi ve alışveriş yapmayı çok seviyorum.

Hangi Takımlısınız?

Doruk: Galatasaray
Direnç: Beşiktaş

Sizi sevenlere söylemek istediğiniz veya eklemek istedikleriniz?

Doruk ve Direnç: Bizi destekleyen ve bu işi yapma motivasyonunu bize aşılayan sevgili dinleyicilerimize çok teşekkür ederiz, hayallerimizi ayakta tutuyorsunuz.
Ayrıca bize bu imkanı sağladığı için yordama.com ailesine de ayrıca teşekkür ediyoruz. 
Güzelliklerle görüşmek üzere !